45. Yılımızın Anısına

“Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi” Yazımın Tanıtımı

Merhaba Dostlar;

2020 yılının başlarında dünyayı eve hapseden Covid salgınının zamanları… Maskeler, boş sokaklar, uzaktan uzağa balkon sohbetleri, telefon görüşmeleri… Hepimizin belini büken bir dönemdi. İnsanlar evde bunalımdan patlıyorlardı. Çalışmaya ve alışverişe kısıtlı izinler bir yana, 65 yaş üstüne sokağa çıkmak tamamen yasaktı; bu yasak haftalarca sürdü. Kitap okumayı sevenler, kendilerine oyalanacak bir uğraş edinmiş olanlar bu süreci nispeten kolay atlatsa da pek çok insanın psikolojisi bozulma noktasına geldi.

İşte o çaresiz günlerde, geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan, Aydın’a ilk geldiğimizde tanıştığımız güzel insan; gazeteci-yazar dostumuz sevgili Fatma Yazıcı, Buket’i aradı. Aydın Kültür ve Turizm Derneği, Aydın Valiliği onayıyla 65 yaş üstü biz “ihtiyarları” oyalayacak bir aktivite planlamış: Aydın temalı fotoğraf, şiir ve yazı yarışması. Fatma Hanım, “Bir Aydınlı olarak güzel bir hikâye yazabileceğine inanıyorum” diyerek katılmasını istedi; “Haluk Bey de yazsın” diye de ekledi.

Buket o sıralar Fatma Hanım’ın yöneticisi olduğu Olay Aydın gazetesinde köşe yazıları yazıyordu. Bizim de büyük oğlumuz Evren’i kaybetmenin acısı hâlâ kalbimizi acıtmakta. Buket, yarışmadan ana hatlarıyla söz etti: “Fatma Hanım senin de yazmanı istiyor” dedi. “Bakarız” dedim. Ama kimse bana yazının Aydın hakkında olması gerektiğini ve dört sayfayla sınırlı olduğunu söylemedi.

Bana da bir heves geldi ki sormayın. Uzun zamandır, bir çoraptan bir çoraba geçerken aklıma düşüp heykel gibi donakalırdım; o anlarda geçenleri yazmaya niyetleniyordum. Eh, belki bu bir başlangıç olur diye arada bir bir şeyler karalamaya başladım. Fatma Hanım da her konuşmalarında Buket’e “Haluk Bey de yazıyor mu?” diye soruyormuş; Buket de “Yazıyor bir şeyler ama ne yazdığını bilmiyorum” diyormuş. Neyse, gel zaman git zaman, gönderim günü geldi; ben de yolladım.

Sonra bir gün, aktivite sürecini yöneten Fatma Hanım yine arıyor. Jüri toplanmış; bütün yazıları ve şiirleri isimsiz olarak okumuşlar. Buket mansiyon almış. Ama benim metin onları epey zorlamış: Tüm jüri beğenmiş ama yarışmanın (bana söylenmeyen) kuralı gereği yazılar dört sayfayı geçmemeliymiş; oysa benimki dokuz sayfa. “Kurallara uysa birinci olacak ama kural ortada; çiğneyemeyiz” demişler.

Meğerse Haluk Bey tatlı bir aşk hikâyesi yazmış” diye anlatmaya devam ediyor Fatma Hanım. Adı da “Bizimkisi Bir Aşk Hikâyesi”. İçinde Kuşadası ve bir Aydın plakası dışında Aydın adına bir şey görünmüyor gibi. Ama yazıya derinlemesine bakınca ana fikri Aydınlı bir kıza duyulan platonik bir aşk; yani özünde Aydın teması en alevlisinden.

Organizatörler “Ne yapsak, ne etsek?” diye düşünmüşler. Yarışma sonunda dereceye ve mansiyona girenlerin derleneceği bir kitap çıkarılacak. “Haluk Bey’e ödül veremiyoruz ama bir istisna yapalım; dereceye alamıyorsak bile yazısını kitapta yayımlayalım” demişler; öneri kabul görmüş. “Çınarların Kaleminden Dökülenler” adlı bu kitap Cemrem Yayınları’ndan Kasım 2020’de çıktı.


Geçtiğimiz hafta, 16 Eylül Salı günü, Buket’le tanışmamızın 45’inci yıl dönümüydü; 46’dan gün almaya başladık. Bu vesileyle bu yazımı, pandemi günlerinde bu kapıyı aralayan değerli dostumuz Fatma Yazıcı’nın anısına ithaf ediyorum. Sevgi, saygı ve minnetle anıyorum. İyi ki tanıdık; emeği bizim hafızamızda hep sıcak kalacak.

Bu olaylar zincirinin benim nezdimde ayrı bir anlamı daha var: Yazı yazma hayatımın açılış yazısı bu metin. İlk göz ağrım. Pandeminin gölgesinde doğdu ama içinde yazılı olarak geçmese de Kuşadası’nın o güzel zamanları, Tandoğan’daki askerî yurdun kapısında bekleyişler, bir çardağın esintisi ve bir asansörün “ding dong” sesi var. Yüzlerinizde minicik bir tebessüm, içinizi ısıtan bir damla huzur bırakmasını diliyorum.


Ayrıca bu yazımın esin kaynağı sevgili eşim Buket’e de bir mesajım var; İlk yazımın kalbinde bak, sen varsın. Kuşadası’nın ışığı da, Tandoğan’ın telaşı da, hâlâ yüzünde eksik olmayan gülümseme de. İyi ki karşıma çıktın, iyi ki yanımdasın.
Nice sağlıklı ve mutlu 45 yıllara.


Bu yazım “Yazdıklarım” bölümünün sınırlarını zorlayacak ölçüde uzun olduğu için, onu sitemde – ilerleyen zamanlarda yaşamım ve anılarıma bağlamayı düşündüğüm – bağımsız bir sayfa olarak yayımlamayı tercih ettim.

Sizleri kırk beş yılın sevgi, sabır ve şükürle bezenen başlangıcına davet ediyorum.
Buyurun; hikâyemi okumak için aşağıdaki kitap kapağına tıklamanız yeterli.

Selâm, sevgi ve saygılarımla,

Mustafa Haluk Saran
16 Eylül 2025 / Aydın

Bir yanıt yazın