Merhaba Dostlar;
Günümüzde hâlâ yapılıyor mu bilmem; bana yakın yaşta olanlarınız hatırlarsınız; ilkokulun son dönemlerinde, dört beş kişilik gruplar oluşturulur, bir konu ve bir hafta da zaman verilir, sınıfın kalan kısmı izleyici olur, gruplar verilen konuyu kendi aralarında zıt yönlerden tartışırlardı. “Münazara” denirdi buna. O zamanlar çocuk aklımla sıkıcı ve gereksiz görünen bu olay bugünkü penceremden baktığımda; çocuklar üzerinde verilen konuda farkındalık yaratmayı, konu üzerinde sistematik araştırma yapmalarını sağlamayı, zıt konuları kavga, dövüş etmeden medenice tartışabilmeyi, savunabilmeyi öğrenmelerini sağlayan çok değerli bir etkinlik imiş. Bugünlerimize baktığımızda, bu tür etkinliklerin ne kadar gerekli olduğu çok aşikâr değil mi?
Çok iyi hatırlarım; münazaralardan birisinin konusu “Sanat; sanat için midir, sanat; toplum için midir?” idi. Şöyle bir baktığımda çok anlamsız iki kavram gibi görünüyor. Aslında gerçekten de öyle. Ancak arka plandaki amaca baktığımızda; çocukların o taze zihinlerinde “sanat” kavramını yerleştirmek gibi ulvi bir görev olduğunu görüyorum. Çocuklar “Sanat ne içindir”den önce “Sanat nedir”e odaklanacaklar ve bu çerçevede dönecekler.
Öyle ya; nedir “Sanat”?
Buyurun size “zaman nedir?” ya da “varlık nedir?” gibi ilk bakışta çok kolayca cevaplanıverilebilecekmiş gibi görünen, Felsefe’nin ilgi alanına giren ve hiçbir zaman tam olarak açıklanamayacak sorulardan biri daha. Sanatın ne olduğu, neyin sanat olup neyin olmadığı taaa Antik Çağdan; Platon’dan başlayarak günümüze kadar devam eden bir tartışmadır. Bu soruyu “Sanatçı kimdir?”, “Sanat Eseri nedir?” gibi ve benzeri sorular izler, dallanarak sürer gider. Hâl böyle olunca yüzlerce yıldan bu yana binlerce sanatçı, bilim insanı, sanat tarihçiler, filozoflar kendi bakış açılarınca tanımlar getirmişlerdir. Örneğin Picasso ne olduğunu bilmediğini açıkça itiraf etse de; sanatın, gerçeği anlamamızı sağlayan bir yalan olduğunu söyler.
Yaşamı katlanabilir kılan tek şeyin sanat olduğunu söyler ünlü Alman düşünür Nietzsche.
Ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’a göre ise sanat; insanın daha önce hissettiği, bildiği bir duyguyu kendisinde canlandırdıktan sonra aynı duyguyu başkalarının da duyabilmesi için hareket, çizgi, renk, ses ya da sözcüklerle belirlenmiş biçimler aracılığı ile onlara aktarmasıdır sanat. Bu örnekler böyle sonsuza kadar uzayıp gidebilir.
Benim sanat görüşüme gelince; herşeyden önce sanat bir törpüdür. Bir marangozun kaba bir ağacı şekle sokmaya çalıştığı gibi insan ruhunun kaba taraflarını törpüler, pürüzlerinden arındırır, yumuşatır. Haliyle; insanın davranışlarını etkileyen, daha hoşgörülü olmasını, çevresiyle daha uyumlu ilişkiler kurmasını, dünyaya güzel gören gözlerle bakmasını sağlayan bir etkendir. Bir tanım yapmam gerekirse; sanat, sanatçının kendini ifade etme biçimidir ya da kendini ifade ettiği bir iletişim ortamıdır diyebilirim. Sanatçının yaptığı ise; güzel olanı, estetiği yakalayabilme çabasıdır.
Peki “Güzel” nedir? “Estetik” nedir? Yazımın başlarında örneklediğim üzere “Sanatçı” kimdir? Zenaat, sanatkâr kavramları ile ilişkisi nedir? “Sanat Eseri” nedir? Neler sanat eseri kapsamına girer? Sanatın türleri nelerdir? Nasıl sınıflandırılır? Yaşadığımız ortamda yer alan, karşılaştığımız neler sanat olarak sayılabilir? Bir çırpıda aklıma gelen sorular bunlar. Hepsini ve daha fazlasını yeri ve zihnimde sırası geldikçe sizlerle paylaşacağım. Şimdilik böyle bir giriş yapmış olayım. Detaylarda birlikte kaybolmak üzere…
Eminim yazdıklarımı okuyan dostların pek çoğu bir şekilde sanat ile ilgileniyordur. Ancak varsa eğer, çeşitli hayat şartları sanat ile aralarına bir engel koymuş olan dostlara son sözüm; bir şekilde sanat ile ilgilenin. Elinizden geliyorsa birşeyler yazın, bir şeyler çizin, boyayın, bir müzik aleti çalın. Ama bu saydıklarımı yapmaya kendinizi hazır görmüyorsanız ya da açıkçası bunlar elinizden gelmiyorsa hiç değilse şarkı söyleyin, dans edin. Müzeleri gezin. Sergileri gezin. Sergilerde sanatsever ziyaretçiler ve hatta bizzat sanatçılar ile konuşun, sohbet edin. İlk zamanlar keyif almasanız da yılmayın devam edin. Göreceksiniz bir gün siz de dünyaya farklı gözlerle bakmaya başladığınızı hissedeceksiniz.
Sağlıklı, sanat dolu günler dilerim.
Faydalanılan kaynaklar:
- “Güzel Sanatlar”, Anadolu Üniversitesi Yayınları.
- “Görsel Estetik”, Anadolu Üniversitesi Yayınları.
M. Haluk Saran / 24.06.2022