İtalya Güncesi – 01

Girizgâh

İtalya, gezip görmeyi en çok arzuladığımız ülkelerden biri olmuştur. Daha önce birkaç kez gidip geldik ama bu seyahatin çıkış noktası bir hayali gerçekleştirmekten çok, bir ihtiyacı yerine getirmekti.

Oğlumuz Efe, birkaç ay önce Floransa ile Bologna arasında, Appenin dağlarının eteklerinde, Monzuno ilçesine bağlı, vadinin içinde, en az yüz yıllık bir taş ev satın aldı. Ev büyüleyici bir ormanın içinde, nefes aldıran bir manzaraya sahipti ama bir o kadar da bakıma muhtaçtı. Çatının yenilenmesi, yalıtımın güçlendirilmesi, terasın parke döşenmesi, elektrik tesisatının elden geçirilmesi, banyonun düzenlenmesi… Kışa hazırlanması için yapılacak işler saymakla bitmiyordu. Bizim rolümüz de belliydi: usta eller çalışırken başlarında durup işlerin düzgün ve zamanında ilerlemesini sağlamak.

Ama bu yolculuğun kalbinde önemli bir amaç daha vardı: Torunumuz Nilan’ın Oderzo’daki doğum günü partisi. Onun doğum gününe ilk kez katılacak olmanın heyecanı, bu uzun seferin en özel motivasyonu oldu. Önceliğimiz, o anı birlikte yaşayabilmekti, yaşadık da.

Ardından Nilan’ı da alarak Eleonora’nın arabasıyla yola çıktık. Yağmura yakalandığımız yolculuğun sonunda, yağmurun yeni dinmiş olduğu ormanın içindeki masalsı görünümlü eve vardık. Ele, işi gereği birkaç gün sonra Oderzo’ya döndü. Efe ise malzeme almak için Floransa civarındaki sanayi bölgesine giderken biz de ona eşlik ettik. Haftasonu yakın sayılabilecek bir mesafede, içinde üç büyük yüzme havuzu olan geniş bir piknik alanına gidip piknik yaptık, havuza girdik. Birkaç gün sonra da göl kenarındaki bir plaja uğradık. Kimileri göl sezonu dese de, biz bu vesileyle “deniz sezonunu açtık” diyorduk. Ardından Efe, Nilan’ı Oderzo’ya götürdü; dönüşteyse bu kez yanında satışa hazırladığı ürünlerini getirdi.

Bir Pazar günü Efe ile birlikte arabayla Napoli’ye doğru yola koyulduk. Yazları orada çalışıyordu; onu Napoli’de bıraktık, arabasını ise biz aldık. Böylece direksiyon bizde, İtalya yolları da önümüzde bu maceranın kapısı da açılmış oldu.

İşte uzun İtalya seferimiz böyle başladı. Bir planın değil, hayatın kendi akışının bizi sürüklediği; hem iş, hem aile, hem koşuşturma, hem keyif, hem de keşiflerle dolu bir yolculuklar silsilesi…