Merhaba Dostlar;
1987 yılının Nisan ayı başında, o zamanki adı TAI, güncel adı TUSAŞ olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi şirketinde çalışmaya başladım. Kurumun Bilgi İşlem Merkezi’ni oluşturacak çekirdek kadroların ikinci grubu arasında yer alarak, atanmış olduğum alanda eğitim almak üzere ortağımız olan General Dynamics şirketi’nin ABD, Teksas eyaletine, Fort Worth şehrine gönderildim. Aralıklarla, farklı birimlerden birçok kişi de kendi eğitimleri için buraya gönderilmekteydi. TAI’de üretilecek olan F16 uçakları; nam-ı diğer ‘Savaşan Şahin’lerin test pilotu olmak üzere Hava Kuvvetlerinden emekli olan Sürmeneli Pilot Binbaşı Şener Koltuk da onlardan biri idi ve kurumda “Uçuş Direktörü” olarak görevlendirilmişti. Kendisi ile orada tanıştım. O sıralar neredeyse hepimiz otuzlu yaşlardaydık. O bizden dört yaş büyük olduğu için kendisine “Abi” diye hitap etmeyi uygun görmüştük. O sahada, biz fabrika içerisinde çalıştığımız için gündüzleri karşılaşamazdık ama bazı akşamlar kimi zaman birbirimizi evlerimizde ziyaret eder misafir olur ya da misafir ederdik, kimi zaman da dışarılarda bir yerlere gider, takılırdık.
Fabrikamız Ankara-Mürtet Hava Üssü’nün hemen bitişiğindeydi. Eğitimim tamamlandıktan sonra yurda döndüm ve çalışmalara başladım. Amerika’dayken, Devletimizi Büyükelçimiz Sn. Şükrü Elekdağ’ın temsil ettiği Türk işçileriyle birlikte yapılmış olan ilk F-16 uçağının teslim törenine, Amerikalı çalışma arkadaşlarımla birlikte katılma şansı elde etmiş ve bundan çok gurur duymuştum. Akabinde güzel bir kutlama yapmıştık. Ancak bugün, 14 Ekim 1987, bir başka gündü. Saat 10:00 gibi kritik görevliler haricinde tüm personel, fabrikanın Hava Üssü tarafındaki boş alanda emeklerimizin ilk meyvesini görmek üzere toplanmıştı. Bir heyecan dalgası hepimizi sarıp sarmalıyordu. Az sonra test pilotumuz Şener Koltuk, 86-0068 kuyruk numaralı, tamamı kendi tesislerimizde imal edilmiş olan ilk Savaşan Şahin’imizin ilk test uçuşunu gerçekleştirecekti. Uçak daha pist başına gelmeden günler öncesinde Şener Abimiz ve ekibi, uçağın son yer kontrollerini yapmaya başlamışlardı. Her vidayı, her detayı tek tek incelemiş, uçakta dokunmadık yer bırakmamışlardı. Onu en son gördüğümde kanatların üzerine çıkmış, tepinmekteydi.
Derken üs tarafından gök gürültüsünü andıran bir gümbürtü koptu. Bütün gözler pist başına çevrildi. O ana kadar rölantide çalışmakta olan Savaşan Şahinimiz gaz yiyip fren bırakmaktan kaynaklanan ufak bir sarsıntıyla ileri doğru sert bir hamle yaptı. Önce yavaştan başlayan hareketi gittikçe hızlandı ve son bir gürültü ile burnunu havaya dikti, egzozundan sarı mavi sivri bir alev, arkasında beyaz bir iz bırakarak burgular ata ata hızla gökyüzüne tırmanmaya başladı ve neredeyse gözden kayboldu. Ardından Afterburner da (Ref.1) dâhil olmak üzere İç Loop (Ref.2), Dış Loop (Ref.3), G Çekmek (Ref.4), Tono (Ref.5), v.s. ne kadar akrobasi numarası varsa hepsini gözümüzü kırpmadan, yüreklerimiz heyecandan güm güm atarken, gözlerimiz dolu dolu, keyifle izledik. İşte ellerimizin emeği, gözlerimizin nuru, üzerinde elimiz dokunmasa da her birimizin emeği ve yüreği olan, kendi ürettiğimiz ilk savaş uçağımız gökleri fethediyordu. O yaşımıza kadar böylesine bir gurur yaşamamıştık. Atamızın koyduğu o hedef “İstikbal göklerdedir!”, Ülkemizin bir hayali işte şu anda gözlerimizin önünde gerçekleşmekte idi.
Şener abimiz hayatın kenarında yaşadığı çeşitli maceralarından dolayı “Kelle Koltuk Şener” adıyla ünlenmiş. Soba borusundan farkı olmayan külüstür F100’ler ile Kıbrıs’ta savaşmış, düşman unsurları darma dağın etmiş. Kalkışı garantili olup da inişi pek o kadar garanti vermeyen, “Uçan tabut” olarak bilinen F104’ler ile pek çok uçuş yapmış, hatta bir seferinde iniş takımları açılmayan bir F104’ü tek tekerleği üzerinde en düşük hasar ile piste indirmeyi başarmış. Askerlik hayatında yaptığı binlerce uçuşun yanı sıra TAI’de her biri maksimum risk taşıyan 521 test uçuşu yapmış, tümünde uçağı düşürmeden indirmeyi başarmış, dünyada kırılması güç bir rekorun sahibi olmuştu. Benzer birkaç olayı da birlikte yaşadık. Hepsini anlatmaya yerim yetmeyecek maalesef. Bir kurumsal bir de kişisel anımı anlatayım şimdilik.
Hangi yıl olduğunu hatırlayamıyorum; TAI’nin de her yıl olduğu gibi katıldığı, İngiltere’de düzenlenen bir Air Show(Havacılık Fuarı) sona ermiş, ekibimiz tarifeli uçak seferi ile yurda dönmekte. Şener Abi de fuarda gösteriler yaptığımız ve sergilediğimiz Savaşan Şahinimiz ile havalanıyor, üzerinden geçtiği ülkelerin savaş uçakları da kendisine o ülkenin sınırları dâhilinde eşlik ediyor. İtalya’nın kuzeyine yakın bir yerlere geldiğinde kabin kliması arızalanıyor. Dışarısı yaklaşık eksi kırk derece, hâliyle kabin içerisindeki sıcaklık da hızlıca düşmekte. Burada küçük bir bilgi vereyim: F16’lar tamamen elektronik uçuş kumanda sistemine sahiptir. El ile yapılan hemen hemen bütün işlevler pek çoğunuzun bilgisayar oyunlarından tanıdığı joysticklerin çok gelişmiş bir türü ile yapılmaktadır. Hâl böyle olunca, parmakların kıvraklığı oldukça önem kazanmaktadır. Kabin sıcaklığı sıfırın çok altına düşmüş, eldiven bile parmaklarının uyuşmaya başlamasını engelleyememiş. Haber hemen yönetimimize ulaşıyor tabi ki. Genel Müdürümüz rahmetli Kaya Paşa telsiz bağlantısıyla hemen İtalya’ya inmesini emrediyor, Şener abi dinlemiyor devam ediyor. Bir yandan da uyuşan parmaklarındaki his kaybını önlemek için durmadan kabin camına vuruyor parmaklarını. Adriyatik denizini geçerken tekrar emir geliyor Ankara’dan Atina’ya inmesi üzerine. Yunan makamları da misafir edebileceklerini teyit etmiş ama oraya da inmiyor Şener abi ve doğruca İzmir Çiğli Havaalanına (Harmandalı Hava Üssü) yönleniyor ve başarılı bir iniş gerçekleştiriyor ama sağ el parmakları hem soğuktan hem de darbelerden şişmiş ve morarmış. Kısa bir tedavi sonucu yine işbaşı yapabiliyor çılgın Şener Abimiz.
İkinci hikâyem de Amerika’dan. Fort Worth, Dallas’ın 30 Mil (yaklaşık 50 Km.) batısında küçük bir şehir. İşim gereği Dallas – Fort Worth arasında çok gidip gelmişliğim vardır. Hafta sonları da arkadaşlarla gezmek için giderdik zaman zaman. Bir akşam Turgut ve ben Şener abinin evinde oturmuş sohbet ediyoruz. Saat 9 sıralarında “Haydi çocuklar çıkalım şöyle bir Dallas taraflarına doğru biraz turlayalım, hava alalım” dedi Şener abi. “Olur abi” dedik fırladık, atladık arabaya, düştük iki şehri bağlayan I-30 numaralı otoyola. O saatlerde bizim gibi sıkıntıdan yollara düşmüş gençler yolda yarış yapıyorlar. Birkaç araba teker teker yanımıza yaklaşıp bize yarış teklif etti, kabul etmedik. Baktık artık bizimle dalga geçmeye başladılar, “Haydi ulan” dedi Şener abi bastı gaza. Teker teker hepsini arkada bıraktık ki birden yavaşladı. Diğer arabadakiler kahkahalar atarak ve çeşitli el kol işaretleri yaparak bizi geçtiler. “N’ooluyor abi? Rezil olacağız. Niye yavaşladık?” diye sordu Turgut. “Dur hele. Bak şimdi neler olacak” dedi Şener abi sırıtarak. Birkaç kilometre gittik ki sağda trafik polis arabası teker teker keklik gibi avlamış bizim yarışçıları, ceza işlemlerine başlamış bile. Gülerek ve el sallayarak geçtik yanlarından. Meğer gecenin o karanlığında kimsenin yanından geçerken bile kolay kolay fark edemeyeceği hız radarını daha radar menziline girmeden çok ötelerden görmüş şahin gözleriyle bizim çılgın abimiz.
12 Haziran 2008 yılında, henüz 57 yaşında iken geçirdiği bir kalp krizi sonucu kaybettik hakkı ödenmez çılgın kahramanımız Şener abimizi. Allah’ın rahmeti üzerine olsun sevgili “Çılgın Türk”. Hep anılarımızda yaşayacaksın.
Bu yazımı hazırlarken Yılmaz Özdil’in, Hürriyet gazetesi 15 Haziran 2008 tarihli baskısında yayınlanmış olan “Çılgın Türk” başlıklı köşe yazısından ve TAI’li eski Dostların sosyal medyada paylaştıkları çeşitli yazılarından alıntılar yaptım. Yerim yetmeyeceği ve yazısını izini olmaksızın yayınlamamın etik olmayacağı gerekçeleri ile Yılmaz Özdil’in yazısını burada paylaşmadım ama bu yazıyı internetten bulup mutlaka okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Sevgili yazarımıza selam olsun, kalemine sağlık olsun.
Geçtiğimiz hafta, 26 Nisan’da ülkemizin “1” lisans numaralı pilotu Feza Evrensev’in Türkiye semalarında ilk uçuşunu gerçekleştirdiği tarihi gün olarak kaydedilmiştir. Bu özel gün, ülkemizde her yıl “Pilotlar Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle, tüm askeri ve sivil havacılarımızın Pilotlar Günü’nü kutluyor, Hezârfen Ahmed Çelebi’den başlayarak Türk havacılık tarihine adını altın harflerle yazdırmış Vecihi Hürkuş, Sabiha Gökçen, Feza Evrensev, Yzb. Cengiz Topel, Bnb. Şener Koltuk, Tümg. Necdet Gençaslan ve aramızdan ayrılmış sivil olsun, asker olsun tüm pilotlarımızı rahmet, minnet ve saygı ile anıyor, Türk havacılığına yaptıkları büyük katkılar için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Kalın sağlıcakla.
M. Haluk Saran / 12.06.2022
Referanslar:
(1) Afterburner: (Artyakıcı) Jet uçaklarında ivmelenmeyi artırmayı sağlayan itiş sistemi.
(2) İç Loop: Uçak düz uçuştayken iniş takımları dışa bakar biçimde yapılan dairesel hareket.
(3) Dış Loop: Uçak düz uçuştayken iniş takımları içe bakar biçimde yapılan dairesel hareket.
(4) G Çekmek: Yerçekimi ivmesinin katlarına ulaşmak
(5) Tono: (Roll) Uçağın yatay eksende dönerek yapmış olduğu hareket.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.