Merhaba Dostlar;
Öncelikle; yaşadığımız felakette hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar, tüm depremzedelere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Üzerinde bulunduğumuz coğrafya her türlü doğal afetlere açık olması nedeniyle güvenliğimizi emanet ettiğimiz sorumluların gereken önlemleri, hazırlıkları uluslararası standartlar çerçevesinde düzgünce planlamalarını, test ederek ve doğrulayarak ivedilikle yürürlüğe koymalarını temenni ediyorum.
Dikkatinizi mutlaka çekmiştir; her felaket yaşadığımızda felaket tellalları anında inandırıcı, ikna edici, bilimsel görünümlü cümleler kullanarak çeşitli senaryolar hazırlayıp servis ediyorlar. Yok efendim; uzaydan bir şeyler fırlatarak deprem yaratıyorlarmış da, yok efendim; birkaç gün öncesinde denizden köpük köpük buhar fışkırmış da, yok efendim; depremden hemen önce gökyüzünde tanımlanamamış ışıklar görünmüş de…
Hele “HAARP” adında bir meymenetsiz var ki; akıllara ziyan. Yapamadığı şey yok. İklimleri değiştirebiliyor, buzulları eritip yerinden oynatabiliyor, ozon tabakası ile oyuncak oynar gibi oynayıp delebiliyor, okyanus dalgalarını kontrol edilebiliyor, radyasyon yaymayan termonükleer patlama (ne demekse) yapabiliyor muşşşş. Daha da korkuncu; depremleri tetikleyip, dünyanın enerji alanları ile oynamak suretiyle beyinlerimizi kontrol altına alabiliyormuş. Bakele bak bak… Ödler kopartan dehşetengiz bir musibet!
Bitmediiii…
Atmosferdeki termonükleer araçların elektromanyetik vuruşlarını değiştirebiliyormuş bu iblis şey. Savunma sanayinden emekli bir elektronik mühendisi olarak ben bu cümlede ne anlatılmak istendiğini anlayamadım. ‘termonükleer araç’ nedir? ‘elektromanyetik vuruş’ nedir? Bilen varsa yorum olarak yazar, bizleri aydınlatırsa çok memnun olurum. Cruise Füzeleri, uçuş süresinin tamamında veya büyük bir kısmında normal bir uçak gibi uçan ama pilotu olmayan güdümlü silah sistemleri gibi (burada “İnsansız Hava Aracı” demek istemişler galiba) her türlü saldırı silahını ve uçakları havada imha ediyor muş. Bakın en komiği de şu; çok büyük bir bölgede ABD ordusu dışında tüm haberleşmeyi durdurabilirmiş miş. Herhalde ABD ordusu savaş durumunda haberleşme için diğer ordular gibi elektromanyetik dalgalar, lazer ışınları, ultrasonik dalgalar gibi taşıyıcı ortamları kullanmak yerine dumanla haberleşecekler de bu engelden etkilenmeyecekler…
Hattaaa…
Geldik konumuzun en çarpıcı yerineee;
Gerek 1999 Gölcük depremi gerekse de 6 Şubat felaketi karasularımıza giren ya da yakın bölgelerde konuşlanan ABD savaş gemilerinin HAARP teknolojisini kullanması suretiyle tetiklemiş mişşşş!!! Vay vay vaaayyyy… Palavraların kralını takdimimdir.
Şimdi safsataları bir yana bırakıp işin gerçeğine bakalım. İnternetten araştırma yaptığınızda dünya kadar yalan yanlış bilgi çıkıyor karşınıza, bunların hepsini göz ardı edin. Bilgilerimi tazelemek ve bunlara ek bir şeyler var mı diye her zaman olduğu gibi Wikipedia ve konumuzun ana sayfalarına bir göz attım. Olayın doğrusu şöyle:
“High Frequency Active Auroral Research Program” (Yüksek Frekans Etkin Kutup Işıkları Araştırma Programı) kelimelerinin baş harflerinden üretilmiş bir çalışmanın adıdır HAARP. ABD Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Alaska Fairbanks Üniversitesi yanı sıra Amerikan ordusuna yeni teknolojiler üretmekten, aynı zamanda günümüzde İnternetin geliştirilmesinden de sorumlu bir devlet kurumu olan “Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA)” tarafından kurulmuş, İngiliz havacılık şirketi BAE Systems tarafından tasarlanmış ve Alaska’da inşa edilmiş, 1993 yılında faaliyete geçmiştir. Programın amacı; etkin kutup ışıkları bağlamında, iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak, iyonosferi çözümleyerek radyo iletişim, izleme ve navigasyon için teknolojik iyileştirmeler sağlamaktır.
Bu istasyonda fiziksel süreçlerin incelenmesi için kullanılan yüksek frekans bandında yüksek güçlü bir radyo vericisi olan IRI ile birlikte VHF ve UHF radarı, fluxgate manyetometresi, bir iyonosferik ses cihazı olan digisonde, indüksiyon manyetometresi gibi diğer araçlar ile yüksek frekansta radyo sinyali yayınlayabilen toplam 180 adet anten bulunmaktadır. Cihaz isimlerinin çoğu yabancı geldi değil mi? Bir kısmı bana da yabancı geldi.
Askeri alanlarda yapılan çalışmaların sonuçları hakkında askeri sır kapsamına giriyor olmalarından dolayı yayınlanmış herhangi bir resmi bilgiye ulaşamadım. Hâl böyle olunca komplo teorisyenlerine, felaket telalarlına gün doğmuş oluyor. Tesisin yetenekleri ile zayıf kutup ışıkları benzeri parlamalar elde etmek mümkün olabilse de ortaya atılan iddialar tamamen hayal ürünüdür. Stanford Üniversitesinde çalışan Türk Profesör Ümran İnan verdiği bir demeçte iklim denetimi ile ilgili komplo teorilerinin tamamen yanlış bilgiye dayandığını belirtmiş, gezegenimizin meteorolojik sistemlerini ne yaparsak yapalım bozamayacağımızı, her ne kadar HAARP’ın yaydığı radyasyon çok büyük olsa da, bir şimşeğin gücü ile kıyaslandığında çok küçük olduğunu ve tüm dünyada saniyede 50 ila 100 şimşek çakmakta olduğunu söylemiştir.
Gelin yaşadığımız son deprem üzerinde elimizdeki bilgiler üzerinden bir sağlama da biz yapalım, söylentilerin gerçeklerle ilişkisini irdeleyelim. Yayınlanan bilgiler doğrultusunda iyimser bir tahmin yaparak depremin yerin 5 Km. derinliğinde meydana gelmiş, kırılan fay uzunluğunun 300 Km civarında ve yer yer farklılıklar gösterse de genişliğinin de ortalama 15 metre civarında olduğunu varsayalım. İnternetten bulduğum bilgiler doğrultusunda toprağın özgül ağırlığının da bir metreküpünün 3 ton olduğunu varsayalım. Çok basite indirgeyerek fay kütlesinin bu ölçülerde topraktan oluşmuş ince uzun bir dikdörtgen prizma olduğunu düşünelim. Bu prizmanın hacmini; uzunluğunu, derinliğini ve genişliğini metre cinsinden alarak çarpmak suretiyle 22,5 milyar metreküp olarak buluruz. Bu rakamı özgül ağırlıkla çarparak hacmini hesapladığımız kütlenin toplam ağırlığını yaklaşık 67,5 milyar ton olarak buluruz. Gerçek rakamlar bu hesabımızdan çok çok daha büyüktür. 7.7 şiddetindeki bu depremin 130 atom bombası gücünde olduğu söyleniyor. Şimdi bu bilgiler doğrultusunda söyleyin bana nasıl bir gemi ya da nasıl bir teknoloji kilometrelerce uzaktan yerin beş kilometre altında yüz otuz atom bombasına eşdeğer enerji yaratıp da altmışyedi buçuk milyar ton kütleyi harekete geçirerek depreme yol açabilir? Böylesine akıl almaz devasa bir enerji öncelikle o gemiyi ya da tesisi havaya uçurmaz mı?
Bu komplo teorileri akla yatkın mı sizce de?
Yaptığım araştırmalarda gizlilik nedeniyle olsa gerek, askeri projeler hakkında yayınlanmış resmi bilgilere rastlamadım ama bazı akademik çalışmaların raporlarına ulaşabildim, şöyle hızlıca bir göz attım, hiçbir şey anlamadım, bu nedenle bunlar hakkında söz etmeye gerek görmüyorum ama özetle atmosferik araştırmalar olduklarını söyleyebilirim. Bilimsel araştırmalar ne kadar insancıl amaçlarla, iyi niyetlerle başlatılırsa başlatılsın; insanların elinde acımasız silahlara dönüşebiliyor olması gerçeği de göz ardı edilemez; aynen atom enerjisinin temiz elektrik üretiminde, tıpta kullanılabilmesinin yanı sıra Hiroşima ve Nagazaki’yi yok eden bombalarda olduğu gibi. Neyse, bunları bir başka yazıma konu yapabilirim. Mevcut konumuzdan sapmayalım.
Program 2013 yılı başlarından itibaren finansal nedenlerden dolayı kapanış aşamasına girmiş, Ağustos 2015 tarihinde de tesis ve tüm ekipman Alaska Fairbank Üniversitesine devredilerek sona ermiştir. Günümüzde üniversite burayı kendi bilimsel çalışmaları için kullanmakla birlikte tesisin tamamını ya da ihtiyaç duyulan kısımlarını bilimsel ve akademik çalışma yapmak isteyen kurumlara kiralamaktadır. Bizim üniversitelerimiz bile sanırım belirli bir ücret ödemeleri karşılığında tesislerden yararlanabilirler. Bölge Kuzey Kutup bölgesinin hemen yanı başında karasal ulaşıma açık bir bölge olması nedeniyle gezginlerin de çok ilgisini çekmekteymiş. Ancak tesiste yeterli miktarda personel bulunmadığı için an itibariyle halkın ziyaretine kapalı imiş, ama üniversite ayda bir ya da iki kez topluca bilgilendirme ve gezi programları düzenleme çalışmaları yapmaktaymış.
Durum bundan ibaret değerli Dostlarım. Her felakette bu ve buna benzer senaryolar servis edilerek insanlarda kafa karışıklığı yaratılmaya çalışılır. Ben bunun birkaç kişinin yaptığı masum paylaşımlar olduğuna inanmıyorum. Sizlere naçizane önerim; lütfen abartılmış uydurma haberlere kulak asmayın, paylaşmayın, yalan yanlış bilgilerin yayılmasına aracı olmayın.
Sağlıcakla kalın.
Referanslar:
- Profesör Ümran İnan
- Kutup Işıkları
M. Haluk Saran / 10.05.2023