Merhaba Dostlar;
Nasılsınız?
Nasıl geçti yaz mevsiminiz? Güzel geçmiş olmasını dilerim.
Bu yazım ile sizlere uzun zamandır yazmayı düşündüğüm “Teknoloji Tanıklığım” adını verdiğim yazı dizimi tanıtmak istiyorum. Çocukluğumda ağır ağır, fark ettirmeden ilerleyen gelişmeler artık günümüzde hız sınırlarını zorlarken, bizler de artık teknolojiyi yakalamaya çalışmaktan bitkin düşme aşamasına gelmek üzereyiz.
Her şey büyük bir hızla değişmeye başladı…
Her ne kadar bilimsel keşiflerin başlangıcı MS 500–1500 arasındaki bin yıllık “Orta Çağ”da pusula ve barutun bulunmasına bağlansa da, asıl bilimsel devrim 1500–1800 yılları arasındaki üç yüz yıllık “Rönesans ve Aydınlanma” dönemi ile başladı. Ardından 1760–1840 yılları arasındaki seksen yıl içinde buhar gücü, trenler ve fabrikalarla “Birinci Sanayi Devrimi” doğdu. 1870–1945 yılları arasındaki yetmiş beş yıllık süreçte elektrik ve petrolün gücüyle kitle üretimi gelişti, şehirler hızla büyüdü. Bu döneme de “İkinci Sanayi Devrimi” dedik. Onu 1945–2000 yılları arasındaki elli beş yıllık “Üçüncü Sanayi Devrimi” takip etti; elektronik, bilgisayar ve internet bu çağın simgeleri oldu. Bugün ise 2000 yılından günümüze uzanan yirmi beş yılda dijitalleşme, yapay zekâ ve biyoteknoloji ile “Dördüncü Sanayi Devrimi”nin tam ortasında (belki de sonlarında) yaşıyoruz.
Sürelerin her adımda büyük ölçeklerde daralmasına özellikle dikkatinizi çekmek isterim: Taş Devri milyonlarca yıl sürdü. Tunç ve Demir Devirleri binlerce yıl. Orta Çağ yüzlerce yıl. Sanayi Devrimleri onlarca yıl. Yapay zekâ çağı ise sadece birkaç yıl içinde hayatımızın merkezine yerleşti!
İşte biz, 1950–1970 yılları arasında doğan kuşak, bu gaza basmış, hızlanan çağların yer aldığı 20. yüzyılın tam da ortalarında dünyaya geldik. Elektriğin ve petrolün henüz yaygınlaşmaya başladığı bir dönemde gözlerimizi açtık. Evlerimizde gaz lambasının loş ışığını hatırlayanlarımız hâlâ vardır. Ardından bilgisayarların, internetin, dijital dünyanın içine doğrudan daldık. İşte şimdi de yapay zekânın eşiğinde yaşamaya devam ediyoruz.
Her şey çok hızlı değişiyor.
Biz de; insanlık tarihinde bu hızlı değişim / dönüşüm içerisinde, neredeyse buhar gücünden yapay zekâya uzanan tüm teknolojik dönüşümlere tanıklık eden ilk kuşağız.
Teknoloji Tanıklığımı yazmaktaki amacım; bir tarih kitabı çıkartmak değil. Ben ne akademisyenim ne de resmi bir kronoloji kaydedici… Ama hayatım boyunca gözlerimin önünden öyle değişimler geçti ki, bunları sadece kendi hafızama hapsetmek haksızlık olur dedim kendi kendime. Bir başka açıdan bakınca da; kişisel bir yolculuğa çıkmak, yolda gördüklerimi paylaşmak istedim diyebilirim. Çocukluğumda hayretle dinlediğim radyonun, makaralarının dönüşünü keyifle izlediğim teybin, sonra içten bir merak ve tutkuyla bağlandığım bilgisayarların ve internetin hayatlarımıza nasıl girdiğini anlatmak, dökmek geliyor içimden. Bu vesileyle kuşaksal bir hafıza bırakmak istiyorum belki de. Takdir edersiniz ki; bunlar yalnızca benim anılarım değil; aynı dönemde yaşayan herkesin ortak deneyimi, ortak şaşkınlığı, ortak uyumu. Birilerinin de bunları tarihe kaydetmesi gerek diye düşüp dururdum. Ama “neden başkalarından bekleyeyim; bu birilerinden biri neden ben olmayayım” dedim ve oturdum bilgisayarımın başına.
Bu yazı serisinin; geçmişi hatırlatırken, bugünü de anlamlandırmak için bir köprü olmasını diliyorum. Çoğu yaşıtlarım yazdıklarımı okurken muhtemelen “Hay çok yaşa; aynen ben de yaşadım bunları” derken gençlerimiz “Vay be, dedelerimiz nasıl hızlı bir çağ yaşamış” ya da “Dedem o da bir şey mi. Asıl sen bizim tanıklık hızımıza bak” da diyerek gülümseyebilecekler. Kim bilir…
Kapsama Alanımız Ne Olacak?
Bu yolculukta sadece cihazlardan söz etmeyeceğim. Olayları; sesin, görüntünün yolculuğunu, bilgisayarların evlere girişini, internetin dünyayı küçültmesini, iletişimin ve gündelik hayatın nasıl dijitalleştiğini anlatacağım. Ama bunların ötesinde, teknolojinin bizlere nasıl dokunduğunu da konuşacağız. Mesela bir kasetin şarkıyı başa sarması sırasında hissettiğimiz sabırsızlığı, ilk bilgisayarımızın açılmasını beklerken duyduğumuz heyecanı, modemin tiz sesini duyduğumuzda kurduğumuz hayalleri…
Yani sadece “ne oldu”yu değil, “bizde nasıl bir iz bıraktı”yı da paylaşacağım. Çünkü bence asıl tanıklık; makinelerin, cihazların ötesinde, onların hayatımıza kattığı roller ve duygularda gizli.
Bu seride değineceğim konular; bunlarla kısıtlı olmamak kaydıyla öncelikle şunlar olacak:
- Ses teknolojileri: Radyodan kasete, CD’den bulut müziğe.
- Bilgisayarlar: Commodore64’den bugünün ceplerimize sığan devlerine.
- İletişim: Mektuptan sabit telefona, oradan cep telefonuna ve akıllı cihazlara.
- Görüntü: Siyah-beyaz televizyondan renkliye, dijital ekranlara, YouTube çağının zengin görselliğine.
- Gündelik yaşam teknolojileri: Ev aletlerinden otomasyona.
- Uzay ve yapay zekâ: Sputnik’ten ChatGPT’ye uzanan merak yolculuğu.
daha neler neler…
Hatta zaman zaman bilim ve teknoloji sınırlarının ötesine geçip sosyal ve siyasal alanlarda da, değişimlere, felaketlere, kazanımlara da dokunabilirim. Öyle ya; neler gördü bu gözler…
Aslında siz bu yazımı okurken, serinin ilk bölümünü çoktan yayına girmiş durumda. Adı da : “Teknoloji Tanıklığım – Sesin İzinde”.
O yazımda; makaralı teypten kasete, CD’den MP3’e ve bugünün bulut dünyasına uzanan sesin uzun yolculuğunu anlattım. Kimi yerde nostalji dolu bir özlemle, kimi yerde şaşkınlıkla, kimi yerde de hayranlıkla hatırladım yaşananları. O yazı, bu serinin ilk durağı oldu; çünkü benim teknolojiyle tanışmam ses ile başladı.
Bu giriş yazısı ise o ilk bölüme küçük bir selâm niteliğinde. Sesin büyüsünden yola çıktık ama yolumuz çok uzun. Bundan sonra görüntüye, bilgisayarlara, iletişim teknolojilerine ve daha nice duraklara uğrayacağız.
Sizi de Yazılarıma Katılmaya Davet Ediyorum…
Ben kendi tanıklığımı anlatmaya başladım ama eminim sizin de anlatacak çok yaşanmışlıklarınız vardır. İlk radyonuz, bilgisayarınız, belki de ilk cep telefonunuz…
Bu seriyi okurken eminim ki siz de kendi teknolojik yolculuğunuzu hatırlayacaksınız. Kim bilir, belki unuttuğunuz bir ayrıntı gelecek aklınıza, “vay be, biz bunları yaşadık” diyeceksiniz, belki de benim aklıma gelmeyen kimi yaşanmışlıkları siz hatırlayacaksınız, “Keşke şunları da yazsa” diye aklınızdan geçireceksiniz. Aklınızda kalmasın. Yazın bana; ben de o konuyu sizin adınıza, size adanmış bir bölüm olarak kaleme alayım.
Teknoloji Tanıklığı sadece benim hikâyem değil; hepimizin ortak hafızası. O yüzden siz de bu geminin bir yolcusu olursanız, geçmişe birlikte yolculuk eder, bugüne anlam katar, geleceğe daha açık gözlerle bakabiliriz.
Bu yolculuk tek başıma değil, hep beraber çıktığımızda daha anlamlı olacaktır.
Kalın sağlıcakla;
.
Mustafa Haluk Saran
06.09.2025 / Aydın
…
Bu kuşakta yetişen “gençler” adına herkese tercüman olman için teşekkürler . Devamını bekliyoruz. Kalemin daim olsun.
Emeğini bizimle paylaşman çok değerli dostum…
İlgi ile izlemeye devam edeceğim…😊
Haluk hem hatırlama hemde eğlence olacak çok tatlı başlamış yazı bekliyorum devamını. Eline sağlık.