Site icon Mustafa Haluk Saran

Sanat’ın Dallarında Kaybolmak

Merhaba Dostlar;

Sanat ile ilgili daha önce yazdığım iki yazımda da belirttiğim gibi, sanatın tanımı ne kadar belirsiz ise, sanatın farklı türlerini belirlemek ve sınıflandırmak da aynı ölçüde karmaşık ve zorlu bir konudur (işte tam da bu nedenle bu yazımı tamamlamam bu kadar gecikti). Şimdi size “Sanatın dalları nelerdir?” diye sorsam, büyük ihtimalle hepiniz ilk aklınıza gelenleri sayacaksınız: resim, heykel, müzik, edebiyat, tiyatro, dans, sinema. Ancak mimarlık, fotoğraf, video, ebru, hat, çini, seramik, mozaik, minyatür, karikatür gibi diğer alanlar genellikle ilk akla gelenler arasında yer almayabiliyor. Peki, bu alanlar da sanat değil mi sizce?

“Sanat” dendiğinde genellikle yüzyılların birikimi olan “Güzel Sanatlar” terimi akla geliyor. Bu terim, estetik değerlerin ve yaratıcılığın öne çıktığı, duyusal deneyimler aracılığıyla insan duygularını ve düşünce kapasitesini etkilemeyi amaçlayan sanat alanlarını kapsar. Genellikle görsel sanatlar, işitsel sanatlar ve sahne sanatları gibi temel alanları içerir. Bu alanlar, estetik deneyimler sunmayı, duygusal tepkiler uyandırmayı, düşündürmeyi ve insan iç dünyasını zenginleştirmeyi amaçlar.

Güzel sanatlar alanında yer alan türler ve örnekler şunlardır:

Güzel sanatların yanı sıra zanaat alanına giren sanat türleri de vardır. Bu alanlar, genellikle estetik deneyimler ve duygusal etkileşimler sağlamak yerine farklı amaçlara hizmet ederler. Buna rağmen her biri yaratıcılığın ve ifadenin farklı yollarını içerir. İşte bazı örnekler(1):

Sanat tarihine bakıldığında, 19. yüzyıla kadar “Güzel Sanatlar” terimi altında resim, heykel ve mimari gibi alanlar öne çıkmıştır. Ancak görsel sanatlar kavramı, 19. yüzyılın ikinci yarısında hızlı toplumsal değişimlerle birlikte daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır. Sanayi Devrimi’nin ardından teknolojik ilerlemeler, endüstri sanatlarının doğmasına yol açmış ve sanatı sadece seçkin kesime hitap eden bir alan olmaktan çıkarmıştır. Teknolojideki gelişmelere paralel olarak makinelerin gelişimi, maddeye “el emeği” dışında da şekil verilebileceği anlamına gelmiştir. Fotoğraf makineleri ve sinematografinin icadıyla, sanatın odak noktası geleneksel sınırların dışına taşmış ve estetik ölçütler yeniden tanımlanmıştır(1).

Bu dönemde, görsel sanatlar ve onların tanımlamaları modern estetikle birlikte daha belirgin hale gelmiştir. Geleneksel güzel sanatlar sınıflandırması artık yeterli gelmediğinden, yeni bir sınıflandırma gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu çağdaş sınıflandırma, sanatı daha kapsayıcı bir şekilde ele alarak güzel sanatları şu şekilde özetlemiştir:

Bu yazım ile temel sanat kavramlarını sunmayı tamamladım. Bundan sonraki yazılarımda, kendi ilgi alanıma giren sanat dallarında bazen teknik, bazen pratik, bazen kısa ve bazen de detaylı bilgiler sunmayı planlıyorum.

Bu yazıda verdiğim örnekleri telif hakkı ihlali olmaması için yayınlayamıyorum. Ancak bu bilgilere internet üzerinde çeşitli kaynaklardan ulaşabilirsiniz.

Kalın sağlıcakla.

M. Haluk Saran – 11.10.2023

Yararlandığım kaynaklar:

  1. “Güzel Sanatlar”, Anadolu Üniversitesi yayınları.
  2. Wikipedia
Exit mobile version